Çocuğumuz Kaç Yaşına Kadar Aileye Bağlı Kalmalıdır

Çocuğumuz Kaç Yaşına Kadar Aileye Bağlı Kalmalıdır post thumbnail image

Çocuğumuz Kaç Yaşına Kadar Aileye Bağlı Kalmalıdır

İslam’ın geleceği çocuklarımızı yetiştirdiğimiz oranda kurtulacaktır. Onlar bizim evimizin de huzurunun vesilesi, ülkemizin de, İslam ümmetinin de huzurunun saklandığı en sağlam yollar. Onlar kıyametin yakınlaşıp uzaklaşacağını belirleyecek olan toplumun önderleri.Şuan onlar masum birer çocuk, hayatla bağları ancak öğrendikleri kadar. Kalpleri saf ve temiz, fıtratının güzelliğini kaybetmemişler. Beş dakika önce kızdığınız halde, bir tebessümünüzde boynunuza sarılacak kadar kinden nefretten arınmıştırlar.

Çocuklarımız bizlerin örneğidir. Bizler onların örneği olmamız gerekirken ne yazık ki fıtratımızdan uzaklaştığımız için onlar bize örnek. Çocuklarımız dürüsttürler, yalanı bilmezler biz öğretmedikçe, kızsalar bile saman alevi misalidir koru bir anda geçer. Yine gülümserler her şeye rağmen umut doludurlar. Savaşa esir olmuş, açlıkla mücadele ederken dahi bir anlık bir kuşu izlerken dünyalar onundur, o kadar tok gözlülerdir. Vermeseniz de ona istediğini, güzel bir gülücüğe kapılabilirler. Yeter ki, samimi ve sevgi dolu olun, mala mülke, eşyaya bağlamazlar sevgilerini. İstediğini alsanız da almasanız da severler sizi. Vazgeçmezler, yaşarken öyle bir tutunlar ki hayata, küsmeleri bile bir bahane arar son bulmak için.

Bazen fakir ülkelerin belgesellerini izleyin, bizler israfa kaçamadık diye yakınıp hayata küserken, onlar bir bardak suya şükrederler. Boş buldukları ilk anda arkadaşlarına sarılmayı ve onlarla güzel vakit geçirmeyi kollarlar. Bütün sıkıntılarını, küslüklerini köşe başında terk etmeye hazırdırlar. Yeter ki beş dakikaları olsun.

Çocuklarımızın bu güzel özellikleri her geçen günde bozulmakta… Bunun sebebi de biz yetişken geçinen ama bir türlü olgunlaşamamış insanların dünya hırsında kaybolduğu ve onları yetiştirirken görevlerimizde ihmalkâr olmamızdan kaynaklanıyor. Yok, efendim ne ihmali, her şeyleri tam, hiçbir eksiği yok diyorsunuzdur belki de. Aldığınız oyuncak ve elbiseleri kastederek. Ya da daha küçük yaşta ellerine sıkıştırdığımız tablet, telefonlar ile her şeylerini tamamladık, değil mi?Bu mudur yani tamamlanmışlık. Onların telefona ihtiyacımı vardı, yoksa sen mızmızlık yapmasın da alayım mı, dedin. Ya da benim oğlumun, kızımın ne eksiği var falancanın çocuğundan deyip, istemeden önüne çer çöp mü serdin. Çocuğunu dünyalık mal denizinde boğmaya mı çalıştın?

Hiçbir şey almasaydınız da, çocuklarınıza güzel bir Sabrı aşılayıp, eline geçene şükretmeyi öğretseydiniz. Bak evladım, israf şükürsüzlüktür, deseydiniz. İhtiyacından fazlasını yiyip içmek kul hakkıdır, Allah’ın verdiği nimeti biriktirmek, saklamak ve ihtiyaç sahiplerinden kaçırmak bir hırsızlıktır, diyebilseydiniz. Çocuklarımız da o masum fıtratı kaybetmeyeceklerdi. Biz çocuklarımızı önce dillerimizle sonra da davranışlarımızla kirlettik.Yapma evladım, dedik ilk fırsatta biz yaptık. Anlamadı mı sanıyorsunuz çocuğunuz, hissetmedi mi, sizde ki samimiyetsizliği? Dili ayrı söylüyor, eli ayrı yapıyor, diye düşünmedi mi?

Çocuğumuz Kaç Yaşına Kadar Aileye Bağlı Kalmalıdır

Çocuğumuz Kaç Yaşına Kadar Aileye Bağlı Kalmalıdır

Çocuklarımızı yetiştirirken artık daha dikkatli olmalıyız. Onların İslam’ın geleceği olduğunu hatırlamalıyız. Bu yüzden ilk adımı kendimize çeki düzen vererek başlamalıyız. İmanımızda ezberi bırakıp, idrak ve samimiyet gömleğini giymeliyiz. Daha sonra da “çocuklarımızı ne zamana kadar yetiştirebilirim?” diye düşünmeliyiz. Siz sanıyor musunuz ki, çocuklarınız ölene kadar sizin olacak. Eğer böyle düşünüyorsanız, aldanıyorsunuz. Bir çocuğun size tam olarak ait olduğu dönem en fazla yedi yaşına kadardır. O yaşa kadar hep sizinledir, bu yüzden siz ne gösterirseniz, ne öğretirseniz onu alır. Daha sonra arkadaş ortamına girmeye başlar, okula gider. Sizin eğitim payınız yarıya iner. Daha çok çaba harcamanız gerekir artık, diğer yüzde elliyi de kendi idare edebilmesi için, sizin kendi payınızı çok iyi kurmanız gerekir, yoksa dağılır saati, karışır. Kim esse o yöne kapılabilir. Biraz daha büyüdükçe bu oran yüzde 25’lere iner. Sizin artık sözünüz az geçmeye başlar. Büyümüştür, çocuğunuz, dünyayı aklında yorumlamaya başlamışken, şimdi toplum hakkında da görüş sahibi olur. Daha aktiftir hayatta. Sizin eteğinizden tutup, peşinizden gelen çocuk yoktur artık. Seçme hakkını kazanmaya başlamıştır. Bu yüzden ona sizi seçmek için sebepler sunmalısınız. Zorlamayla ancak kimlikte anne baba olarak kalırsınız. Ama sizi seçerse, sözleriniz de değerleriniz de halen etkili olmaya devam edecektir. Bu yüzden kaliteli ve sevecen olun. Çocuğunuzu anlayın ve ona inandığınız değerlerin güzelliğini sözünüzle, halinizle ve özünüzle yansıtın.

Çocuğumuz 14-15 yaşlarına geldiğinde ise artık, özgürlüğünü bir yetişkine yakın şekilde kazanır. Resmiyette 18 olabilir ama bir çocuk ergenliğin ilk iki yılını atlatırsa artık aklen bağımsızlığını ilan etmiştir. Artık ona seçme hakkını siz vermeyeceksiniz, çünkü o bu hakkı sizden kendisi almaya çalışacaktır. Bundan sonraki hayatında artık bu yaşına kadar ne gördü, ne duydu aklında birleştirmeye çalışacaktır. Yapbozun parçalarını yerlerine genel olarak oturtacaktır. Ve siz de onun nasıl biri olmaya başladığını izleyeceksiniz. Eğer ki özünüzle sözünüz tutarlı ve dengeliyse çocuğunuz bocalamayacak ve sizin değerlerinizi taşıyacaktır genel manada. Eğer ki tutarsızlıklarla ve yetersizliklerle dolmuşsa o zaman o çırpınışı göreceksiniz. İkilemlerde sıkılıp bunaldığını, depresyonlara daha küçük yaşlarda girdiğini izleyeceksiniz. Her okuduğu kitapta inancını sorguladığını, bir ay ateist bir ay sosyalist, bir ay solcu, bir ay sağcı, bir yıl Hristiyan bir yıl Müslüman böyle böyle allak bullak bir düşünce yapısıyla nasıl fırtınalarda sürüklendiğini her geçen gün izleyecek ve çaresizlik içinde dualar edeceksiniz. Keşke, keşke diyeceksiniz. Keşke, çocukken aş, iş demeseydim, temizlik bahanesine sığınmasaydım. Arkadaş ortamımda rezil oldum, ya da falancayla dost olmasaydım da oğlum, kızım canım yavrum da böyle gözlerimin önünde kaybolmasaydı. Dün onu yetiştirmem gerekirken tembellik yapmasaydım, Sabırsız olmasaydım, bugün yavrum böyle olmayacaktı, diyeceksiniz. Ah edeceksiniz ama zaman geriye gitmez artık. Bu yüzden diyorum ki, çocuğumuzun bize ait olduğu yıllarını güzel değerlendirelim. Ve bizi seçmesi için ona kalitemizi gösterelim.

Yazar: Derya TURKAY

iSLami Çocuk Eğitimi Yazıları

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer Yazılar