Çocuk Eğitimi Hakkında Deneme Yazıları

Çocuk Eğitimi Hakkında Deneme Yazıları post thumbnail image

Çocuk Eğitimi Hakkında Deneme Yazıları

Çocuk Eğitimi Hakkında Deneme Yazıları

Çocuk Eğitimi Hakkında Deneme Yazıları

Çocuklardan Önce Siz Büyüyün!

Sekiz yıllık bir ilköğretim eğitiminden sonra Dört yıllık bir lise dönemine ve ardından da Üniversite eğitimimizi almak için de ortalama bir bölümde dört yılımız geçer. Eğitim hayatımızı sayısal değerlerle düşününce gerçekten uzun bir süreç geçirmiş olduğumuzu görüyoruz.

İlköğretim hayatımızda okula başladığımız ilk andan itibaren bir kaygı yüklenmeye başlarız. Ne için okula gidiyoruz, bize ne fayda sağlayacak bilmiyoruz. Yetişkinler okula gitmen gerekiyor dedikleri için, bizlerde bu yetersiz açıklamaya rağmen, çokta seçme şansımız yokken okul hayatımıza başlıyoruz.

Biraz nasibimiz varsa, sınıf öğretmenimiz, anlayışlı biri olur ve bizde okula adapte olurken kaygımızı düşürürüz yavaş yavaş. Ama sınıf öğretmenimiz çekilmez derece de öfkeli ve kendi zaaflarından kurtulamayan biriyse, işte gerçekten çoğu çocuk için bir azap halini alıyor okul hayatı. Bir de derse odaklanamamış ve başarısızlık yaşıyorsak her şey daha da berbat bir hal alıyor.

Hayatı yeni yeni anlamaya çalıştığımız yaşlarımızda, oyunlara vaktimiz kalmıyor, küçük yaşta çocukluğunu kaybeden küçük adamlar olarak hayata devam etmek zorunda kalıyoruz. Sanki yetişkinlik süresi yeterince azmış gibi, çocukluğumuzun bir kısmını da yetişkin taklidi yapmak zorunda bırakılıyoruz.

Çocuklarımıza ilk okul döneminde eğitim verirken, ezbere dayalı okul hayatından daha çok onların karakterlerine dönük bir yetiştirme ahlakı edinmeliyiz. Hırslarımızın yansıması ile onları yüksek başarı fobisinin içine terk edip, daha sonra da başarı için, arkadaş olmayı unutan, toplumda nasıl davranması gerektiğini bilmeyen çocuklar yetiştirmeye çalışmaktan vazgeçmeliyiz. Çocuklarımız doktor olsun, mühendis olsun, şu olsun bu olsun, aman efendim notları doksanın altına inmesin idealleri ile yetişen çocuk ilerde belki başarılı olur belki olamaz ama bunu bir hırsa dönüştürürseniz, geçimsiz ve mutsuz olacağı kesindir.

Eğitim hayatımızın ilkokul dönemini taklit ve ezberle geçirdikten sonra ergenlik hayatı başlıyor. Ergenlik dönemi duygularında, aklında karıştığı bir dönem olduğu için, çoğumuz bu dönemde zorlanırız. Hatta tek zorlanan bizler de olmayız, ailemize de bunu yansıtırız. Tabi ergenlik dönemi de, diğer dönemlerde de bu duygusal ve düşünsel değişimde, küçüklükten itibaren bizlerin yakını olan ailelerimizin bize öğrettikleri, yanlarımızda takındıkları tavırları, iletişim şekilleri ve bizden beklentilerine göre de, baskısı ve zorluğu da büyük fark göstermektedir.

Tutarlı, saygının ve sevginin ortamında yetişen çocuk, ailesinin desteğini aldığı için ergenlik dönemini daha rahat geçirirken, Ailesinde sıkıntıları olan yada kendisine tutarsız tavırlar takınılması bu dönemi zorlaştırır. Sadece kendisine söylenen uyarılar ile ancak çocukluk döneminde idare edebilir. Yetişkinliğe adım atmak üzere kritik bir dönemde bulunurken, şimdiye kadar öğrendikleri ve gözlemledikleriyle kısmen de mizacının etkisiyle bir kimlik belirlemeye çalışır. Eğer ki ergenlik dönemi ciddi mana da sıkıntılı, kararsız, kaygılı, güvensiz ya da asi şekilde sürdürülüyorsa, mutlaka bunda ailenin yanlış yol izlemesinin, bunun da ötesinde yetersiz bir yetişkinlik döneminde olduklarını söyleyebiliriz.

Çocuklarımızın tavır, hal ve hareketleri bizim zaaflarımızın, bize döndüğü bir yansımadır. Eğer ki, evimizde çocuklarımızla sürekli kavga halindeysek,  sık sık bağırırken kendimizi buluyorsak, sebepli sebepsiz kısıtlamalarla çocuklarımızı bunaltıyorsak, üzgünüm ama bizler halen olgunlaşamamışız! Demektir.

Yazar: Derya TURKAY

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer Yazılar