Corona Virüsü ve Çekirgelerin Çıkması Neyin Göstergesi
Aslında şuan yaşanan şeylerin eski Peygamberler döneminde yaşanmış olaylardan pek de farkı yok hatta eğer Allah daha büyük bir azab yollamadıkça. Şuan olan durum çoğundan daha hafif ama işte bu uyarıları dikkate alıp artık zulmü, vurdumduymazlığı, bencilliği bırakıp, merhameti ve adaleti yaşamamız gerekir. Aksi halde salgınlarda çekirgeler de depremler de büyüyüp çoğalacak.
ÖLümden korkuyoruz ama ölümden daha korkutucu olan akıbetimiz olacak. Vakti gelen ölür gelmeyen yaşar asıl mesele düzelmekte.
Tedbir alınır ama ümitsizce abartılmaz ya da vahşi gibi başkasına bırakmayacak şekilde sadece kendini düşünerek hareket etmek bizim bu uyarıları anlamadığımızı gösterir.
Biz neden uyarılıyoruz?
Onca insan zulm gördü, sürekli zinalar arttı, her türlü haram çoğaldı, bencilleştik ve bir çok kötü özellikler çoğaldı diye…
Peki bu salgını çekirgeyi depremi ve nice afeti kim durduracak?
!!! Sadece Allah…
Allah ile aramızı düzeltmekten başka seçenek var mı? Korkuyorsak cidden bari bunu yapacağız. Çünkü tek Hüküm var evrende O da Allah ne derse o Olur. İyi de kötü de her şey Allah katındandır. Onun hükmüne aittir.
Allah’ın gazabından yine Allah’ın Rahmetine sığınacağız.
Ve bu sığınmayla beraber gelmesi gereken güzel bir ahlak, Sabır, şükür yani bizi Müslüman kılan özellikleri kazanmamız gerekmektedir. Yoksa halinden açlıktan şikâyet eden ama gücü yettiği halde önündeki yemeğe uzanmayan zavallılar gibi sefilce bu dünyadan ayrılacağız.
Şura 30= Size isabet eden her musibet, (ancak) ellerinizin kazandığı dolayısıyladır. (Allah) Çoğunu da affeder.
Ankebut 40 = Nitekim onlardan her birini günahı sebebiyle cezalandırdık. Kiminin üzerine taşlar savuran rüzgârlar gönderdik, kimini korkunç bir ses yakaladı, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de suda boğduk. Allah onlara zulmetmiyor, asıl onlar kendilerine zulmediyorlardı.
Fatır 45= Eğer Allah, yaptıkları yüzünden insanları (hemen) cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı yaratık bırakmazdı. Fakat Allah, onları belirtilmiş bir süreye kadar erteliyor. Vakitleri gelince (gerekeni yapar). Kuşkusuz Allah, kullarını görrmektedir.
Tegabun 5-6= DAHA önce inkâr edip de inkârlarının cezasını tadanların haberi size gelmedi mi? Onlar için çok acıklı bir azap da vardır. Bu, peygamberlerinin onlara apaçık mucizeler getirmeleri ve onların da; “(Bizim gibi) insanlar mı bizi doğru yola iletecekmiş?” deyip de inkâr etmeleri ve yüz çevirmeleri sebebiyledir. Allah da hiçbir şeye muhtaç olmadığını göstermiştir. Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övgüye lâyıktır.
Tegabun 11= Allah’ın izni olmaksızın hiçbir musibet (hiç kimseye) isabet etmez. Kim Allah’a iman ederse, onun kalbini hidayete yöneltir. Allah, herşeyi bilendir.
Tevbe 70= Onlara kendilerinden öncekilerin; Nûh, Âd ve Semûd kavimlerinin, İbrahim’in kavminin, Medyen halkının ve yerle bir olan şehirlerin haberleri ulaşmadı mı? Rasûlleri onlara apaçık mucizeler getirmişti. Demek ki Allah onlara zulmediyor değildi, ama onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı.
Hud 116-117= Sizden önceki asırlarda yeryüzünde (insanları) bozgunculuktan alıkoyacak faziletli kimseler bulunsaydı ya! Fakat onlardan, kurtuluşa erdirdiğimiz az bir kısmı müstesnadır (bunlar görevlerini yaptılar). Zulmedenler ise, kendilerine verilen refahın peşine düştüler. Zaten günahkâr idiler. Halkı iyi olduğu halde Rabbin, haksızlıkla memleketleri helâk etmez.
Araf 129= Dediler ki: “Sen bize gelmeden önce de, geldikten sonra da eziyete uğratıldık.” (Musa:) “Umulur ki, Rabbiniz düşmanınızı helak edecek ve sizleri yeryüzünde halifeler (egemenler) kılacak, böylece nasıl davranacağınızı gözleyecek” dedi.
Araf 155= Musa, belirlediğimiz buluşma zamanı için kavminden yetmiş adam seçip-ayırdı. Bunları da ‘dayanılmaz bir sarsıntı’ tutuverince, dedi ki: “Rabbim, eğer dileseydin, onları ve beni daha önceden helak ederdin. (Şimdi) İçimizdeki beyinsizlerin yaptıklarından dolayı bizi helak edecek misin? O da Senin denemenden başkası değildir. Onunla Sen dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirirsin. Bizim Velimiz Sensin. Öyleyse bizi bağışla, bizi esirge; Sen bağışlayanların en hayırlısısın.”
Musa, belirlediğimiz buluşma zamanı için kavminden yetmiş adam seçip-ayırdı.
Bunları da ‘dayanılmaz bir sarsıntı’ tutuverince, dedi ki:
“Rabbim, eğer dileseydin, onları ve beni daha önceden helak ederdin. (Şimdi) İçimizdeki beyinsizlerin yaptıklarından dolayı bizi helak edecek misin?
O da Senin denemenden başkası değildir. Onunla Sen dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirirsin.
Bizim Velimiz Sensin. Öyleyse bizi bağışla, bizi esirge; Sen bağışlayanların en hayırlısısın.”
Amin