Deccal Fitnesi
Sözlükte “bir şeyi örtmek, yaldızlamak veya boyamak” anlamındaki “DECL” kökeninden türeyen Deccal kelimesi “çok yalan söyleyen, göz boyayan, sahtekâr” manasına gelmektedir.
Deccal Peygamber Efendimizin bahsettiği üzere Peygamberlik iddiasında bulunan bir yalancıdır. Lakin kendisinden sonra kıyamete kadar Deccal olduğunu iddia eden 30 kadar yalancının geleceğinden bahseder.
Dünya var oldu olası gelecek en büyük fitne diye geçmesi sebebiyle Deccal Peygamber Efendimizin hadislerinde okuduğumuz üzere sadece kendinden sonra geleceği beklenen kişi değildir. Peygamber Efendimiz yine başka bir hadisinde hiçbir Peygamber yoktur ki ümmetini Deccal fitnesine karşı uyarmamış olsun.
Deccal yapı gereği dini kullanarak bir nevi Peygamber vasfına bürünerek hükümler koymaya çalışan lakin bu hükümleri Hak ve Hakikatle uyuşmayan, sözlerinin ikisi doğru olsa onu yalan olan bir insan olacaktır. Çeşitli yol ve yöntemlerle (dinler arası diyalog, ılımlı İslam, modern din, şeriat gibi kavramları kullananlar gibi) insanların dini duygularını kullanıp, nefs ve şeytanın amacı doğrultusunda tahrif etmeye kalkacaktır.
Yalancı Deccallerin Peygamber Efendimiz döneminde dahi var olduğuna dair bir hadiste şöyledir:
Ömer bin Hattab ve Peygamberimiz Arasında Geçen Sohbet
Peygamberimiz ve Ömer ra ashaptan bir grup içerisinde Resûlullah ’la birlikte İbnu Sayyad’a doğru gittiler, Onu Megale şatosunun yanında çocuklarla oynar buldular. O sıralarda buluğa yaklaşmış durumdaydı. İbnu Sayyad, Peygamberimiz eliyle onun sırtına vuruncaya kadar onların geldiğini hissetmemişti. Peygamberimiz omuzuna vurup:
“Benim Allah’ın Resulü olduğuma şehadet ediyor musun?” diye sordu. İbnu Sayyad ona bakıp:
“Şehadet ederim ki, sen ümmilerin Peygamberisin!” dedi.
İbnu Sayyad da Resûlullah’a:
“Sen, benim Allah’ın Resulü olduğuma şehadet eder misin?” dedi. Peygamberimiz onu reddetti ve:
“Ben Allah’a ve O’nun Resullerine iman ettim!” buyurdu ve sonra sordu:
“Peki, ne görüyorsun?”
“Bana bir doğru sözlü, bir de yalancı gelmektedir” diye cevap verdi. Bunun üzerine Peygamberimiz
“Sana bu iş karıştırıldı! (Doğru ile yanlışı karıştırıyorsun)” buyurdular. Sonra da Peygamberimiz ona:
“Ben senin için bir şey sakladım nedir o bil bakalım! dedi.
İbnu Sayyad: “O dumandır!” diye cevap verdi.
Peygamberimiz “Sus, sen kendi kadrini hiçbir vakit aşamayacaksın!” buyurdular.
Bunun üzerine Hz. Ömer ra:
“Ey Allah’ın Resulü! Bana müsaade buyurun şunun boynunu vurayım!” dedi. Peygamberimiz de:
“Eğer Deccal bu ise, sen ona musallat edilecek değilsin, eğer bu Deccal değilse onu öldürmekte sana bir hayır yok!” buyurdular.” (Buhari, Cenaiz 80)
Deccal ‘in ürkütücü bir zalim ve yalancı biri olması sebebiyle Sahabeden bir grup bu meseleden korkmuşlardır. Peygamberimiz ise onlara: – “Sizin adınıza Deccal ’den başka şeylerden daha çok korkuyorum. Şayet Deccal ben aranızdayken çıkarsa, onun oyununu bozar, delillerini çürütürüm.
Eğer ben aranızdan ayrıldıktan sonra çıkarsa, artık herkes kendini ona karşı savunup korumalıdır. Zaten Allah Teâlâ Müminleri onun kötülüklerinden koruyacaktır. Deccal kıvırcık saçlı, patlak gözlü, (Cahiliye devrinde ölen) Abduluzza İbni Katan’a benzeyen bir gençtir. Sizden onu gören Kehf suresinin baştan ve sondan onar ayet okusun.
O Şam ile Irak arasındaki bir yerden çıkacak. Sağa sola her yana kötülüğünü yayacaktır. Ey Allah’ın kulları, imanınızı koruyup direnin!”
– Ya Resûlullah! Deccal ‘in yeryüzünde kalma süresi ne kadardır? Diye sorduk. Şöyle buyurdu:
– “Kırk gündür. Bir günü bir yıl kadar, bir başka günü bir ay kadar, bir diğer günü de bir hafta kadardır; geri kalan günleri ise sizin bildiğiniz günler gibidir.” Biz:
– Ya Resûlullah! Bir yıl kadar olan günde, kılacağımız bir günlük namaz kâfi gelecek mi? dedik.
– “Hayır, siz namaz vakitlerini ona göre takdir ve hesap ediniz” buyurdu. Biz:
– Ya Resûlullah! Onun yeryüzündeki hızı ne kadardır? Diye sorduk. Şöyle buyurdu:
– Rüzgârın sürüklediği bulut gibi insanların yanından geçer, ilâh olduğunu söyleyerek kendisine iman etmelerini ister, onlar da iman ederler.
Deccal’in Özellikleri
Göğe yağmur yağdırmasını emreder, yağmur yağar; yere bitki bitirmesini emreder, otlar, çayırlar biter; insanların yayılmaya gönderdikleri hayvanları daha gösterişli ve semiz, sütleri daha bol olarak döner. Daha sonra başka insanların yanına gelerek onları kendine inanmaya davet eder; fakat onlar kendisine inanmayıp teklifini geri çevirirler; Deccal de yanlarından ayrılıp gider; lakin sabahleyin suları çekilip çayır çimenleri kurur, hayvanları da helâk olur.
Deccal bir bölgeye uğrayıp ‘Definelerini ortaya çıkar!’ der, o harabedeki defineler kraliçe arının peşinden giden arılar gibi deccalın arkasından gider. Sonra deccal babayiğit bir genci yanına çağırıp onu kılıcıyla ikiye biçer; vücudunun her parçası bir yana düşer; ardından ona seslenir. Delikanlı gülümseyen bir çehreyle ona doğru gelir.
Deccal böyle işler yaparken Allah Teâlâ Mesih’i gönderir. Mesih, boyanmış iki elbise içinde, ellerini iki meleğin kanatları üzerine koyarak indirir.
Mesih parıldayan yüzüyle başını yere eğince saçlarından terler damlar, başını kaldırınca inci gibi nurani damlalar dökülür. Onun nefesini koklayan kâfir derhal ölür. Nefesi baktığı yere ânında ulaşır. Mesih deccalın peşine düşer, onu (Kudüs yakınındaki) Bâbülüd’de yakalayıp öldürür. (Müslim, Fiten 110)
Deccal konusunda yine diğer hadislerde şöyle yer alır:
“Mekke ile Medine dışında, Deccal ‘in ayak basmadığı bir yer kalmaz. Mekke ile Medine’nin bütün yollarında saf tutmuş melekler bu iki şehri korur. Deccal kumlu, çorak bir yere iner. Ardından Medine üç defa sarsılır; Allah Teâlâ orada bulunan kâfir ve münafıkları dışarı çıkarır.” (Müslim, Fiten 12)
Birçok kısa hadis değişik şekillerde bu hadise benzer ifadeler bulundurmaktadır. Hz İsa ve Mehdi’nin gelip gelmeyeceğine dair kesin bir düşünce olmamakla beraber Deccal hususunda sahih birçok hadisler mevcuttur.
Ve yine Deccal ‘in nasıl biri olduğu ve nerde ortaya çıkacağına dair şu hadisleri görmekteyiz.
“Bütün peygamberler ümmetlerini yalancı kör Deccal ‘in tehlikesine karşı uyarmışlardır. Şunu bilin ki, onun bir gözü (sağ) kördür; ama sizin Aziz ve Celil olan Rabbiniz tek gözlü değildir. Deccal ‘in iki gözünün arasına kâfir (ke-fe-re) diye yazılmıştır.” (Buhari, Fiten 26)
“Hiçbir peygamberin ümmetine Deccal hakkında söylemediği bir şeyi size haber vereyim mi? Onun bir gözü kördür. Yanında Cennet’e ve Cehenneme benzeyen bir şey olacaktır. Onun Cennet dediği şey, Cennet değil Cehennemdir.” (Buhari, Enbiya 3)
Deccal çıktığı vakit beraberinde su ve ateş vardır. Ancak halkın ateş olarak gördüğü tatlı sudur; halkın su olarak gördüğü ise yakıcı bir ateştir. Sizden kim o güne ererse, halkın ateş olarak gördüğüne düş(meyi kabul et)sin. Çünkü o, tatlı soğuk sudur.” Buhari, Fiten 26
“İsfahan Yahudilerinden yetmiş bin kişi Deccal ‘in ardından gider.” (Müslim, Fiten 124)
Gibi birçok hadiste Deccal hususu ele alınmıştır. Kıyametin alametleriyle beraber en büyük fitnelerinden biridir. Bu hadislerde Deccal fitnesinin yanı sıra aslında, fitne kavramının kaynağına da dolaylı vurgu yapıldığını anlıyorum. Fitnenin asıl kaynağı bizim isteklerimiz ve korkularımızdır. Deccal de şeytan misali insanların istek ve arzularını önüne serip onların imanını kaybetmelerini sağlamıştır. Bu sebeple her an kendi nefsimize karşı uyanık olmalı ve fitnelere düşmemek için de gereken dini bilgiyi edinmeliyiz.
Allah hepimizi Deccal ‘in fitnesinden ve nefsimizin azgınlığından korusun…