Dost Dediğin Ebu Bekir Gibi Olmalı
İmam Fahreddin Râzî (ra) bildiriyor:
Bir gün iki cihanın sultan, insanların ve cinlerin Peygamberi, âlemlerin Rabbi’nin sevgilisi Muhammed Mustafa (s.a.v.) Hazretleri’ne bir gümüş yüzük hediye getirmişlerdi. Ebûbekir (r.a.)’e: “Ya Âtik, bu yüzüğü bir kuyumcuya götür, üzerine Lâ İlâhe İllâllâh yazılsın!” buyurdu. Ebubekir (r.a.) yüzüğü alıp kuyumcuya götürdü “Bu yüzüğün üzerine Lâ İlâhe İllâllâh Muhammedün Resûlullâh yaz.’’ dedi. Resûlullâh (s.a.v.) böyle emretmemişti, fakat Allah’u Teala’nın ism-î şerifi ile Resul-i Ekrem (s.a.v.)’in ism-i şerifinin ayrı olmasını uygun görmemişti.
Kuyumcu, Ebubekir (r.a.)’in söylediği gibi yazdı. Ebubekir (r.a.) kuyumcudan yüzüğü alıp Resûlullâh (s.a.v.)’e götürürken Hak Teala, Cebrail (a.s.)’a: “Çabuk git, Habibimin yüzüğüne Ebubekir ismini yaz, çünkü Ebubekir benim ismim ile Habibimin isminin ayrı olmasını uygun bulmadı. Ben de Habibimin isminden Ebubekir’in ismini ayırmayı uygun görmedim.” buyurdu. Cebrail (a.s.) derhal yetişip mübarek yüzük Hz. Ebûbekir (r.a.)’in elinde iken ve haberi yok iken yüzüğe Ebubekir ismini yazdı. Sonra Ebubekir (r.a.) yüzüğü Sultan-ı Enbiya (s.a.v.)’e teslim etti. Yüzüğün üzerinde “Lâ İlâhe İllâllâh Muhammedün Resûlullâh, Ebubekir Sıddık” yazılı idi. Ebubekir (r.a.)’e: “Bu yüzüğün üzerine yalnız “Lâ İlâhe İllâllâh” yazılması söylenmişti. Halbuki fazla yazılmış, hikmeti nedir?” diye sordular. Ebubekir (r.a.) çok utandı, terledi. Bir cevap vermeden Cebrail (a.s.) gelip Hak Teala’nın Selamını söyledikten sonra: “Ebubekir’in yüzükte kendi adının yazıldığından haberi yoktur, ben yazdırdım. Habibim üzülmesin.” buyurduğunu söyledi ve olanları anlattı.
Allah c.c ın hak dost ve arkadaslığı ne guzel.Allah cumlemizi o dostlarla hemhal etsin .Emeğine yureğine sağlık…
Kimse Talip Olmadı Esrarıma
Ayrılıktan parçalanmış bir yürek,
İsterim ben derdimi dökmem gerek..
Şayet biraz ayrılsa can,
Öyle bekler vuslata ersin zaman…
Ağladım her yerde hep ah eyledim,
Gördüğüm her kul için dostum dedim,
#Herkesin zannında dost oldum.
Ama…
Kimse talip olmadı esrarıma.#
Ney sesi tekmil oldu ateş,
Hem yok olsun kimde yoksa bu ateş!
Vakt-erip mevsim geçer,solmuş gülün…
Derdi ok feryadı çıkmaz bülbülün.
Ney zehir, hem panzehir,
Ah nerede var böyle bir dost ,
böyle bir özlemli yar?
Kanlı yoldan ney sunar hep arzuhal…
Hem verir Mecnun’un aşkından misal.
Sırf keder, gam gitti kaç gün, kaç gece?
Geçti yanlışlarla günler öylece.
Ey oğul hür olmalı bahtın senin
Hep gümüş, altın mıdır ahdin senin?
Tut ki deryayı boşalttın testiye,
Kısmetinden fazla olmaz bil, niye?
Dost dilin şavkınca bulsaydım visal,
Ah ne sırlar anlatırdım,ney misal.
Maşukun sırrıyla aşık örtülü,
Sağ olan maşuktur,
Aşık bir ölü.
Vermedikçe sevgili etrafa nur,
Çevrenin idraki elbet yok olur.
Kim ki aşka meyli yoktur Vah ona!
Kuş misal vermez kanat Allah, ona.
《Mevlana》