iSLamda Çocuk Eğitimi Nasıl Olmalı?
Haftada bir evde Peygamber sofrası kurun. Bunu yapın kardeşlerim. Açlıktan ölmeyiz. Onun için haftada bir Peygamber sofrası kurun eve. Zeytin, ekmek, su. Bi görsün çocuklarımız. Bugün böyle yavrum. Bugün Peygamber sofrasına buyuracaksın. Aaa Peygamber sofrası böyle mi diyecek? Yediği önünde, yemediği arkasında. Çocuklarınızı tabiatla baş başa bırakan programlara gönderebilirsiniz. Gitsin, tabiatın bağrında bire bir kendi ihtiyacını kendisi karşılasın. Evde de çocuklarınızın her ihtiyacına ne olur siz yetişmeyin. Her şeyini siz yapmayın. Pantolonunu siz giydirmeyin. Ona gözetleyin, iyi bir gözlemci olun fakat belli bir yanlışı yapmasına izin verin, tolere edin ama mutlaka kendi hayatında tecrübe etsin. Bir sofra nasıl hazırlanıyor. Bir zahmet nasıl çekiliyor. Bunları görsün, bunları tecrübe etme imkanı sunun çocuklarınıza. Bu mahrumiyet fırsatlarını onlara verebilirsiniz. Bugün annelerin ve babaların şefkati çocukları ne yazık ki zehirliyor. Ben buna zehirli şefkat diyorum, şefkat komasına giriyorlar. Her şeyin fazlası zehirler. Bal zehirler, bal zehirlenmesinden insan ölür mü? Evet ölür. Dolayısı ile şefkatin fazlası da zehirler. Niye böyle oluyor. Bir çok sebebi var;
Anneleriniz 5-6-7-8 çocuk doğuruyorlardı. Ama bugün ki hanımlar 1-2 çocuk doğuruyorlar. Rabbimiz kadına çok yüksek dozda şefkat yüklemiştir. Şimdi bu yüksek dozdaki şefkati 1 veya 2 çocuğa verdiğinde şefkat zehirlenmesi oluyor çünkü çok yüksek debisi. Onun için sahipsiz, annesiz ve babasız evlatları da evlat edinmiyor, onlarda benim çocuklar demiyorsa eğer görün ki sigortanın attığı an. Birebir bir şey çok söyleyebiliriz. Siz buna kıyas yaparak, daha pratik çözümler bulabilirsiniz ama mutlaka bulmanız gerekiyor.
Çocuklarınızı mahrumiyet nimetinden mahrum etmeyin…
Her istediklerini vermeyin, hayır demeyi öğrensinler, yok demeyi öğrensinler, bazı yokun hayr olduğunu öğrensinler. Hayr oradan gelir zaten, hayr muhteşem bir hikmetin mahsulüdür bizde. Onun için yokluğunda hayr vardır demektir. Bazen yok olsun, var iken yok olsun. Var iken yok olduğunu bilsin, olamayacağını bilsin, bir gün olamayacağını bilsin. Onun içinde ne olur pratikleri üretin, herkes kendince çok harika çıkış yolları bulabilir, çok güzel modeller bulabilir, bunun içinde çok pahalı şeylere gerek yok. Bu zaten bu ihtiyaç giderek artıyor. Onun için modern şehirleşme yani bugün ki şehirleşme çocuklarımız için bir tuzağa dönüştü. Aslında bir meseleyi ele alıyoruz fakat o meselede bakın nereden gelirsek gelelim bir yere tosluyoruz.
Çünkü bu yaşadığımız hayat, yaşamamız gereken hayat değil. Bir kere modern şehirleşme insan tabiatına aykırı, şuandaki oturduğumuz evler tabiata uygun değil. İnsan tabiatına uygun değil. Kullandığımız eşya insan tabiatı hesap edilerek tasarlanmış eşyalar değil, ergonomide bugün sadece kullanımı amaçlıyorlar insan ruhunu hiç hesaba kattıkları yok. Doğal olanı hesaba kattıkları yok. İnsanın tabiatının eşyanın tabiatı ile bakışımlı olduğunu hesaba kattıkları yok. Onun içinde yedikleri, yedirdikleriniz çikolataları yedirin çocuklarınıza, çocuklarınızdan doğal davranış bekleyin, suni yediriyorsunuz doğal davranış bekliyorsunuz nasıl olur ki? Çocuklarınız; yumurta, balı, sütü yemeyen çocuktan nasıl doğal davranış beklenir. Onun için nereden bakınız, bir yerden vurmak yetmiyor.
Hayat bir bütündür parçalanmaya gelmiyor. Onun içinde sofranıza koyduğunuz bir gıdayı ahlaka yansıcak bir şey olarak görün.
Emeğine sağlık kardeşimmm. Cok guzel bir konu..
Oruç tutmanın hikmeti gibi, Hayır da, Hayr vardır. Nefsimize “Hayır” demeliyiz. Çocuklarımıza da küçük yaştan, var ile yok arasındaki dengeyi kurmayı öğretmeliyiz. Tabi önce kendi nefislerimize olan tavrımızla, israftan kaçınarak, çocuklarımıza örnek olmalıyız. Nefsin asla doymayacağını, bu yüzden nefsi doyurma çabasının zarardan başka bir şey olmadığını bilmeli, bildirmeliyiz.
Gerçekten ihmale açık olmayan, yüksek duyarlılık gerektiren bir konu olduğunu düşünüyorum. Allah razı olsun.
Bilinçli yazı yazan çok az kişiden birisiniz Allah razı olsun