Kategorisi Olmayan İnsanlar
Hayatımızda kontrolümüzü sağlayamadığımız anlar ne yazık ki sıkça yaşanıyor. Bazen bir öfke anında, gereğinden ağır sözler söyleyebiliyoruz. Kendimizi ve amacımızı karşıdaki insanlara doğru yansıtamayabiliyoruz. Aslında verdiğimiz tepki doğru ama onu doğru cümlelerle sunmadığımız için haklıyken haksız konumuna düşüyoruz. Yahut da bizleri yanlış anlamak isteyen insanlara kapı aralıyoruz. Daha sonrası biraz gurur, biraz hayal kırıklığıyla beraber, durumu toparlamak yerine görmezden geliyoruz.
Ben, insanların tavırları konusunda ciddi manada etkilenen biriyim, sanırım. İnsanlar haksızlık yaptığında ya da çelişkileriyle konuştuklarında, bencillikleriyle kendine ayrı diğerlerine ayrı hükümler koymaya çalışınca kontrolüm zayıflıyor. Zaman zaman öfkeme yenik düşüyorum. Öfkemde haklı yanlar var lakin bunu muhatabıma doğru yansıtamadığım zamanlarda, yanlış anlaşıldığımda içimdeki kızgınlık, hayal kırıklığına dönüşüyor. Çünkü niyetim aslında yanlış olan bir düşüncenin farkına varmalarını istemekken, bunu fark etmedikleri gibi daha yanlış bir hal alıyor.
Zaman zaman yaşanan bir sürecin tekrarını yaşadım belki de bugünlerde. Fakat insanların kırılması ile doğrularım arasında sıkışıp kaldım. Samimiyetsiz, bencil, ikiyüzlü ve patavatsız tavırları görünce dilime sahip olmak konusunda irademi sağlayamadım. Fakat bu durum bana hayırlı mı, yoksa hayırsız mı kapılar açtı bilemiyorum. Bazı insanların yanlışlarını yüzlerine söylediğimde, olayın dışındaki insanların haksızlıklar karşısındaki duruşlarını gördüm. Açıkçası bu tavırları tahmin etsem de yine de hayal kırıklığı yaşadım.
İnsanlar, kendine dokunmayan yılanları farkına varmadan sürekli besliyorlar. Bir kişinin haksız ithamlarına karşı buğz edeceklerine, kendi bir takım kafalarında kurduğu düşünceleri bahane ederek, hiç de yanında durulmaması gereken insanlara destek çıkıyorlar. Ve o insanların bu hatalı, bedbaht tavırlarında devam etmesinde dolaylı destekçileri oluyorlar. Belki çoğu bunun farkında değil ya da farkında olsalar da zarar kendilerine dokunmadığı için bunları görmezden geliyorlar. Zalimle arkadaşlık etmekten, kötülerle sohbet etmekten kendilerini alı koymuyorlar. Ve ben kendime bakarım diyorlar…
Elbette her insanda aynı duyarlılığı, aynı vicdanı ya da adaleti bekleyemeyiz ama yine de bu tavırları görmek bizleri yorgun düşürüyor. Zalim, zalim diyoruz. Nankör, nankör ama bunlar ne? İşte
O vurdumduymaz, insanların tam bir kategorisi yok, lakin bizleri en çok yoran da onlar oluyor.
İnsanların sürekli bitmek bilmeyen çelişkilerinin temelinde, az düşünmeleri ve bencillik dürtülerinin ön planda olmasından kaynaklanıyor. Lakin düşüncesizlikleri sadece o umursamadığımız kişileri etkilemeyeceğini bilmeleri gerekir.
Bugün ellerimizle başkasına saldıran, art niyetli kişilerin gelişimini sağlayınca, o şahısların mideleri gittikçe büyüyecek ve ilk fırsata o vurdumduymaz insanları da yutacaktır…
“Kim bir zalime zulmünde yardım ederse, Allah o zalimi o yardım edene musallat eder” (Camiu’s-Sağir)
yazan: imtihan