Kişisel Sınırlarımızı Çizmek

Kişisel Sınırlarımızı Çizmek post thumbnail image

Sınır İhlalleri

İnsanlarla aramızda olması gereken sınırlar, mesafeler ne zaman gerekli olur? Nasıl sınırlar çizmeliyiz? Sınır ihlalleri olduğunda tavrımızı nasıl belli etmeliyiz? Sınırlarımızın ihlal edildiğini nasıl anlarız? Sınır ihlali ile ortaya çıkan sorunlar neler?

Bugün ele alacağımız konu bu olacak…

Sınırlarımız deyince aklımıza ne gelir?

Gelen ilk şey genelde maddesel olur. Evimiz, odamız, eşyalarımız, mahallemiz ve ya bedenimiz… Fakat önemli olan ve görmekte zorlandığımız bir diğer bir sınırımız var ki, O da ruhsal sınırlarımız…

Sınır ihlaline neden izin veririz?

Sınır ihlalinin en büyük sebebi korkularımızdır. Sevilmemekten, ilişiklerimizin bozulmasından korkmamızdan kaynaklanır. Sınır çizmeye kalkarken alacağımız tepkilerden korkuyoruz. Neden yapıyorsun, benden mi sıkıldın, ayda yılda bir istedim vs. gibi duygusal baskıların altında kalmaktan korkuyoruz… Suçlanmaktan korkuyoruz. Anlaşılmamaktan korkuyoruz, bencil olmaktan korkuyoruz… Yapmak bizim görevimiz mi, emin olamıyoruz…

Sınır İhlalinde Ortaya Çıkan Duygusal Tepkiler

Sınır ihlali olduğunda, yorgun hissedebilirsiniz. Moraliniz bozulabilir, iştahınız kesilir ya da sürekli bir şeyler yemek isteyebilirsiniz… Durduk yere öfke nöbetleri geçirebilir, basit olayları büyütebilirsiniz… Zaman zaman ağlama nöbetleri görülebilir. Amaçsızlık ve boşluk hissi oluşma. Toplumdan soyutlanmak isteme, uykusuzluk veya çok uyuma hali… Normalden daha fazla konuşma, dağınık konuşmalar veya suskunluğunu arttırma… Depresif hal ve tavırlar…

Sınırlarımızı Neye Göre Çizmeliyiz?

Sınırlarımızı çizerken önceliğimiz ne kadar ilerlemeye hakkı var? Ne kadar müdahale etme hakkı var? Diye sormalıyız… Karşımızdaki insana yaptıklarımız ve ya bize yaptıkları, söylediklerimiz ve ya söylediklerini düşününce nasıl hissediyoruz ve müdahale hakkı var mı, anlamamız gerekiyor. Size bir arkadaşınız, bugün bana gel, dediğinde içinizden gelmediği halde gitmeniz gerekir mi? Ya da komşunuz çocuğunu size yolladığında bakmak zorunda mısınız? Anneniz evinizin düzenini değiştirdiğinde buna izin vermeniz gerekir mi? Eşiniz sevmediğiniz insanlarla görüşmenizi istediğinizde görüşmeli misiniz? Bu ve benzer birçok sorunu düşününce cevaplarınız ne olurdu?

İşte bu soruların cevabı herkes için aynı değildir. Sevdiğiniz şeyler ve çıkarlarınız doğrultusunda karşınızdakinden beklentileriniz oranında sınırlar çizmeniz gerekir. Çocuğunuza bakmak için gelen anneniz ve kayınvalideniz varsa, evinizdeki birkaç eşyayı değiştirdiğinde Sabretmek durumundasınız, ya da evde bazı kararların esnemesi normaldir. Koşmuşunuzla, arkadaşınızla ilişkinizde eğer onlardan, sizinle gelmesini, size yardım etmesini bekliyorsanız, siz de yapmak durumundasınız. Burda sınırları çizerken, ne kadar aldığınız ve neler beklediğiniz ile ilgili bir alışveriş dengesi sağlanmalıdır. Peki, bir şeyler beklediğimiz yâda bize yardımcı olan biri her şeyimize karışma hakkına sahip midir?

Tabiki hayır…

Mesela anneniz çocuğunuza bakmak için sizde kalıyor diye eşinizle ve çocuğunuzla olan ilişkinizi değiştirmeye çalışamaz, buna hakkı yok. Ya da komşunuz size yardıma geliyor diye, aile meselelerinde müdahale etmenizi bekleyemez…

Tabi sınırlarınızı çizerken diyebilirsiniz kaynanam ya da annem çocuğa da bakmasın evime de karışmasın, buna hakkınız var. Ama şuna hakkınız yok hem çocuğa baksın hem işimi yapsın hem de düzenimi asla bozmasın… Kusura bakmayın da böyle bir dünya yok.

Siz kendi sınırlarınızı çizmek için başkalarını kullanma, hiç fedakârlık etmeden sürekli fedakârlık bekleme hakkına sahip değilsiniz. Kimseyi Prenses olarak görmeyin ama siz de prenses değilsiniz bunu da unutmayın. İlişkiler de denge, alış veriş söz konusudur. Sürekli karşılıksız verici de alıcı da olmak, ilişkilerinizin sorunlu olmasına sebep olur.

Bazı şeyler de bizlerin sorumluluğundadır, yapmaktan kaçamayız. Çocuğumuza varsa ona bakması gereken anne babasıdır. Baba çalışıyorsa annedir. Kaynana bakmak zorunda değildir. Ya da evliyseniz, eşinizle ilgilenmek sorumlulukları paylaşmak zorundasınız. Eşiniz çalışıyorsa, siz de evdeki temel işleri yapmak durumundasınız. İkiniz çalışıyorsanız, sorumlulukları paylaşmalısınız. Tabi burda genelde erkekler ev sorumluluklarından kaçabiliyor ve kadın hem evde hem dışarda çalışmak durumda kalıyor. Bu işte sınır ihlalidir. Eşiniz size yardım etmek zorundadır. Ama bu kesin bir anlaşma durumunda olmak zorunda değil. Mesela çocuğu okuldan almak bırakmayı baba üstleniyorsa beslenmesini de annesi hazırlamalı. Ya da faturaları erkek ödüyor, alışverişi yapıyorsa, yemeği de kadın yapabilmeli. Bunlar tabi karşılıklı karar alınması gereken konulardır.

Ve sınır çizerken, takıntılardan uzak durmalısınız. Eşiniz yemek yapsın istiyorsunuz ama mutfak hiç dağılmasın, ben dayanamıyorum, diyemezsiniz. Tabiki tamamen kirli bırakması uygun olmaz ama sizin gibi de olmak zorunda değildir.

Sınır çizerken olması gerekenle, sizin istedikleriniz arasındaki çizgiyi fark edin. O şey olması gereken midir, yoksa siz mi öyle istiyorsunuz?

Bazı durumlarda da toplumsal sorumluluklar söz konusu olabilir, bu gibi durumlarda seçimlerinizi vicdanınız göre belirlersiniz. Kaza geçiren, hastalanan birini hastaneye götürmek zorunda değilsiniz ama imkân varsa bunu yapmanız vicdani bir sorumluluktur.

Hayatımızın her noktasında sınır mücadelesi veririz. Ya bizim sınırlarımızı geçen yada bizlerin sınırlarını geçtiği kişiler olur. Doğru mesafede durabilmeyi öğrenmek, yüksek kaygıyı, huzursuzluğu oldukça azaltır. Kaçmak, sürekli görmezden gelmek bir çözüm değildir. Evet, bazen görmezden gelinmesi gerekenlerde olur ama bunlar sürekliliği olmayan veya ciddi olmayan konularda olmalıdır. Hayatınız etkilemeye devam edecek sorunlarla yüzleşmeli, kendinizi kontrol edebilmelisin. Kim ne tepki veriyor, bunlara odaklanmadan, doğru sınırları çizmeye odaklanmalısınız. Elbette her sınır çizdiğimizde kimse tamam, sen bilirsin, demeyecektir. Bunları göze almalı, kararlı duruş sergilememiz önemlidir. Nasıl çocuklar kararsız olan anne babaların tutumlarını gördüğünde, yanlış davranışlarına devam ediyorsa, yetişkinlerde de bu böyledir.

Hayatınızı ve kendinizi değerlendirin, doğru mesafede izleyin hayatı…

Görmek için bazen yakınlaşmak, bazen de uzaklaşmak gerekir…

 

yazan: imtihan

 

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer Yazılar