Tevafuk Hikayeleri Oku

Tevafuk Hikayeleri Oku post thumbnail image

Tevafuk Hikayeleri Oku

Tevafuk Hikayeleri Oku

Tevafuk Hikayeleri Oku

Tevafuk

Baharın gelmesi an meselesiydi. Kuşların sesi yavaştan duyulmaya başlamıştı. Dışarıda bulutlar tam kaybolmamıştı ama güneş hafifçe gülümsüyordu. Bu kadarcığı bile içimizde saklanan kışı dağıtmaya yetiyordu.

Havanın azda olsa açıldığını gören Fatma dışarı çıkıp hava almak ve biraz yürümek istiyordu. Yine de güneşin rengine aldanmış olmamak için önce bir balkona çıktı ve nasıl giyinmesi gerektiğine öyle karar vermişti. Hava çok soğuk değildi ama yine de kalın giymesi gerektiğinin farkındaydı. Bütün kış hastalıkla uğraşmıştı. İnce giyinip tekrar hasta olmak istemiyordu.

Başörtüsünü yaptıktan sonra, kabanını giyip dışarıya çıkmaya hazırlanıyordu ki kapı çaldı. Kapıyı açtığında komşusu Zehra teyzeyi gördü. Zehra teyze annesinin iyi bir sohbet arkadaşıydı. Kendisi de Zehra teyzeyi severdi. Zehra teyze:

-Kızım, annen evde mi?

-Evet. Zehra teyze buyur, gel içeri.

-Hayırdır kızım, sen böyle hazırlanmış nereye gidiyorsun?

-Hava güneşliyken dışarı çıkıp biraz hava almak istedim. Bütün kış içeride bunaldım doğrusu…

-Anladım kızım eee ben içeriye geçeyim, sen de git biraz hava al, ama dikkat et havalar halen soğuk, hasta filan olmayasın.

-Olur, Zehra teyzeciğim. Merak etme, kalın giyindim, hem çok sürmez, dönerim İnşaAllah.

Zehra teyze, Fatma’nın yanından annesinin oturduğu oturma odasına gitti. Fatma da ayakkabılarını giyip, çantasını da alarak dışarıya çıktı. Kapının önüne çıkınca, içerde bunalıp çıkmak isteyen tek kişinin kendi olmadığını fark etti.

Mahalledeki çocuklarda kış boyunca içerde sıkılmış olacakki, Fatma gibi güneşin azda olsa ısısını fark etmesiyle dışarılara koşmuşlardı. Fatma bir süre kapının önünde çocukların neşe dolu oyunlarını izlemeye dalmıştı. Bir anda kendisine doğru gelen topu çocuklara attıktan sonra, yürüyüşe devam etmeye karar verdi. Çok kalabalık yerleri sevmediği için, mahallelerinin arka tarafında yürümeyi tercih etti. Ağır adımlarla yürüyüşünün tadını çıkarıp, etrafı izliyordu. Ağaçlarda tam bir renk cümbüşü yok ise de, çiçekler tomurcuklanmaya başlamıştı. Ve kuşların sesi kulağına yansıyordu. Normalde dışarı çıktığında kulaklık takıp bir şeyler dinlemeyi tercih ederdi. Bugün kuşların cıvıltısından dolayı buna gerek duymamıştı.

Etrafı seyrederken epey bir yol aldığını fark etti. Biranda bir çığlık sesi duymuştu. Nerden geldiğini anlamaya çalışıyordu. İyice etrafa baktıktan sonra bir çocuğun ikinci kattaki evinin balkonundan aşağıya düştüğünü gördü.

Koşarak çocuğun yanına geldi. Çocuğun başı hafifçe kanıyordu ve çocuk düşme sebebiyle bayılmıştı. Acilen telefonuyla bir yandan ambulansı ararken, diğer yandan evin ziline tüm gücüyle bastırıyordu. Fakat evden dışarıya çıkan kimse olmamıştı. Ambulans gelince birlikte hastaneye kadar gitti. Çocuğun başından bir dakika bile ayrılmıyordu. Tıpkı kendi çocuğuymuş gibi üstüne titriyor ve onun için üzülüyordu.

Çocuğa bir şey olmamıştı. Sadece düşme sebebiyle biraz yaralanmıştı. Gerekli müdahale yapıldıktan sonra, servise alınmıştı. Bir süre sonra çocuk uyanınca, hastanede olduğuna şaşırdı.

Şaşkın şakın Fatma’ya bakıyordu. Bu şaşkın halini görünce Fatma konuşmaya başladı.

-Korkma, küçüğüm… Sen balkondan aşağıya düştün, bende oradan geçerken bunu fark ettim ve ambulansla birlikte hastaneye geldik. Evinizin ziline bastım ama kimse yoktu.

-Evet, abla annem işe gitti. Ben evde yalnız kalıyorum.

-Baban yok mu canım?

-Yok abla, babam ben küçükken ölmüş. Bu yüzden annem bize bakmak için çalışıyor.

Bir süre Fatma çocuğa uzunca baktı. Çok sevimli bir çocuktu. Ama kader işte, küçük yaşta yetim kalmıştı. Tıpkı kendisi gibi…

İçine hüzün çöktü biranda. Babasız büyümenin ne kadar zor olduğunu o gayet iyi biliyordu. Çocuğa belli etmemek için hafifçe gülümsedi.

-Canım, annene nasıl ulaşabiliriz. Bir fikrin var mı?

-Annemin telefon numarasını ezbere biliyorum abla, ben sana söyleyeyim, sen ara olur mu?

-Bu çok güzel bir haber, sen çok akıllı bir çocuksun MaşaAllah.

Çocuk numarasını söyledikten sonra, Fatma annesini aradı ve durumu izah etti. Çocuğunun iyi olduğunu fakat düştüğü için bu gece hastanede kalması gerektiğini söyledi. Annesi de iş yerinden izin alıp gelene kadar yanında durabileceğini sordu. Fatma elbette ki bir çocuğu yalnız bırakamayacak kadar merhametliydi ve merak etmemesi gerektiğini onu bekleyeceğini söyledi.

Çocukla bir süre sohbet ettikten sonra, onların maddi sıkıntı yaşadıklarını öğrendi. Onlara yardım etmeyi çok isterdi ama kendi durumları da çok iyi değildi. Bir çare düşünmeliydi ama neydi.

Çocukla bir süre zaman geçirdikten sonra, annesi gelmişti. Fatma’ya teşekkür etmişti bu güzel davranışı için. Fatma da artık müsaade isteyip evine dönmeliydi. Çocukla vedalaştı, onu bir kez öpüp;

-tekrar seni ziyarete geleceğim ister misin, dedi.

Çocukta;

-Evet, Evet! çok isterim, diye sevinçle karşılık verdi.

Fatma eve varmıştı. Hava kararmak üzereydi. Annesi onu merakla bekliyordu. Fatma içeri girince şimdiye kadar nerde olduğunu anlatmaya başladı. Annesi de çocuğun durumuna üzüldü.

Fatma yemek boyunca dalıp dalıp gidiyordu. Bu çocukta kendini görüyordu. Kendisi de babasız bir şekilde zor ve sıkıntılı bir hayat geçirmişti. Ona yardım etmeyi kafasına koymuştu. İçinden “hayır, o benim yaşadıklarımı yaşamamalı” diye tekrarlıyordu.

Bir anda aklına komşusu Mehmet abi gelmişti. O da eşini kaybetmişti. Çok iyi biri olmasına rağmen tekrar evlenmemişti. Onları tanıştırsam mı diye düşündü.

Birkaç gün geçince çocuğu merak eden Fatma, onlara gitti. Kapıyı açan küçük çocuk sevinçle onu karşıladı. İçeriye geçip bir süre oturdular ve çocukla oyun oynadılar. Çocuk, Fatma ablasını çok sevmişti. Annesiyle de iyi anlaşmışlardı. Bir süre dertleştikten sonra, Fatma müsaade isteyip eve gitmek için kalktı ve Çocuğa dönerek bir gün annenle bize gelin, olur mu? Dedi ve gülümsedi. Çocuk bunu duyunca mutlu oldu ama Fatma ablasının da gitmesini hiç istemiyordu. Vedalaştıktan sonra Fatma evine dönüyordu yolda Mehmet abisini gördü. Bir süre sohbet ettikten sonra; Mehmet abisinin de yalnızlıktan bıkmış olduğunu, o gün iyice fark etmişti. İçinden acaba şimdi söylesem mi? dedi. Sonra da kendi kendine yok yok, bugün olmaz dedi ve sohbeti bitirip eve gitti.

Annesinden fikir almak istiyordu. Konuyu annesine açtı. Annesi de olabileceğini fakat bunu ikisini de incitmeden yapabilmenin önemli olduğunu söyledi.

Fatma düşünmeye başladı, iki tarafından incinmeden birbirini sevip sevmediğini nasıl anlayabilirdi. Aklına bir şey gelmiyordu. Düşünmekten sıkılınca bir kitap alıp okumak istedi. Roman okumayı çok severdi. İyi bir okuyucu özelliği vardı ve okuduklarını gerçeğe yansıtabilme kabiliyeti de yüksekti.

Okuduğu romanda iki gencin tanışma hikâyesini anlatıyordu. Bir anda aklına bir fikir geldi. Mehmet abisinin çalıştığı yerdeki patronu çocuğun annesine yardım edebilirdi. Annesini bir şekilde çalıştığı yere gitmesini sağlarsa, onlarda birbirini görebilecekler diye düşündü. Öncelikle Mehmet abisinin patronuyla konuşması gerekiyordu. Ertelemeden yarın ilk işi bu olacaktı.

Sabah olunca kahvaltısını yapıp, Mehmet abisinin iş yerine gitti. Patron daha gelmemişti, beklerken Mehmet abisi kendini görüp yanına geldi.

-Fatma, kardeşim nasılsın? Hayırdır seni hangi rüzgar attı buraya?

-Abi ya, bir abla var çocuğuyla yalnız yaşıyorlar. Onlara yardım edebilir mi, diye sormaya geldim.

-Anladım kardeşim. Sor sen gelince, eğer yardım etmezse ben elimden geleni yaparım.

Fatma bunu duyduğuna çok sevinmişti. Sanırım düşündüğü kadar çok zorlanmayacaktı. İşler kendiliğinden yoluna giriyor, diye düşündü. Patron gelince durumu onunla konuşunca, yardım edebileceğini öğrendi. Pazartesi yanına gelmesini söyledi, kadının.

Eve gitti, Çocuğun annesini aradı ve durumu anlattı. O da Pazartesi tek gidemeyeceğini, utanacağını söyleyince, Fatma merak etme ben seninle gelirim, dedi.

Pazartesi olmuştu, çocuğun annesinin gelmesini bekliyordu. Pencereden bakınca geldiklerini görünce hemen dışarı çıktı. Çocuk Fatma ablasına koşmaya başladı. Sarıldıktan sonra elini tutup, üçü birlikte iş yerine gittiler. Patronla durumu konuştuktan sonra kadının çalıştığı yerin geçici bir yer olduğunu ve maaşının düşük olduğunu öğrenince, burada gel çalış diye iş teklif etti ve bir miktarda para verdi. Kadın buna çok sevindi. Defalarca Allah razı olsun demekten kendini alamadı. Kapıdan dışarı çıkarken Mehmet abisiyle karşılaştılar. Hafifçe gülümsedi ve Fatma ile konuşmaya başladı.

Düşündüğü gibi olmuştu. Mehmet abisinin de, çocuğun annesinin de gözlerinde o beğenme hissini alabilmişti. Tabi ki bir hisle aralarını hemen yapamazdı. Gerçi artık buna da gerek kalmamıştı. Aynı yerde çalışacaklardı. Düşündüğünden daha fazlası olmuştu. Allah’ın bu konuda yardımı olduğunu düşündü.

O gün o yoldan geçmesi, çocuğun düşüşünü görmesi ve birçok sebebin bir ara gelmesi bir tevafuktan başka ne olabilirdi. Allah’ın yardımını her zaman hissetmişti. Ne kadar zorluk yaşarsa yaşasın, sıkıştığı her noktada Rabb’i ona açık şekilde yardım etmişti. Bugün de o çocuğun ve annesinin yardımına kendini vesile kıldığı için Rabb’ine şükrediyordu.

 

 

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer Yazılar