Toprak Gibi OLmak
Bir Yaradılış sırrı vardır ki toprakta gizlidir. Toprak nasıl bir özelliğe sahiptir ki, onda ağaçlar, çiçekler, meyveler ve sayamayacağımız kadar çok bitki çeşidi oluşabilir.
Toprağın bileşenlerini merak ediyorum. Düşünsenize bu kadar çeşitlilik apayrı bir sırken, bir de insanın yaradılışı da ondan gelmektedir. Sanırım merak etmek de çok haklıyım…
Toprağın esrarengiz ve çok değerli yapısını çözmeyi ileriki dönemlere bırakalım. Şimdi toprağın bize yansıttığı kısmına bakalım.
Topraktan gelen insan, sizce toprağa benzemeli midir? Hani her şey aslına çeker, denir. Genetikte vücudumuz, hastalıklarımız dahi benzerlik gösterir. Bizlerin de aslı topraksa, toprakla benzer yönlerimiz olmalıdır.
Toprağın herkese can veren ve cömert yapısı gerçekten takdire şayandır. Düşünsenize bir insan var, toprak gibi cömert, herkese çeşit çeşit yardımlar sunuyor, mutlu ediyor ve herkesle ayrı ayrı ilgileniyor. Tıpkı evrendeki bitki örtüsünün çeşitliliğinin değişkenliği gibi, nabza göre şerbet veriyor. Sizden çoğu zaman az bir emek bekleyip, kat kat fazlasını geri veriyor. Hatta emeğinizin olmadığı yerde dahi hediyeler sunuyor.
Toprağın bir özelliği de çoğu zaman sükût etmekte oluşudur. Bağırmaz, kızmaz kolay kolay, çok zorlamadıkça sarsmaz kimseyi. Sarstığında da uyarmak için sarstığı gibi, o sarsıntının sonunda da ayrı bir güzellik ve fayda ortaya çıkarır, volkanların taşması gibi…
Bizler de toprak gibi sakin olsak gerekmedikçe konuşmasak, bağırmasak, güzelliğimizi lafla değil de renklerimizle faydamızla göstersek ne güzel olur. Gerçekten sınırlarımızı aştıklarında ise öyle bir taşsak ki herkes hizaya gelse ama bu taşkınlığın ardında da yıkımdan daha fazla güzellik oluştursak.
Sükûtumuz Hayr, konuşmamız Hayr olsa…
Toprak gibi tevazu göstersek mesela. Nasıl ki o ayaklarımızın altına serilmiş, her şeyi bize verirken gururlanmamışsa, bizim her derdimizi çekiyor ve onca nankörlüğümüze, israfımıza rağmen bize Sabrediyorsa, bizler de tevazu ehli olmayı seçsek…
Ve saklasak bütün pislikleri kendi içimizde yok etsek, her zoru ve sıkıntıyı da ayrı ayrı yerlerde kullansak, hiçbir şeyi israf etmesek, kötü görünende bile fayda elde edebilecek kadar üretken, bu denli düşünceli olsak…
Esrarengiz olsak mesela, bir kömür başkalaşıp elmasa dönüşse. Demirini ayrı sunsa, altınını ayrı sunsa yeryüzüne… Hepsinde ayrı ayrı faydaları olduğu gibi, yine bizlerde her gizemimizde güzellik barındırsak. Saklı olan kuytularımız da zehir yerine bal olsa.
Ve yine toprak gibi aşikâr olsak, her yerde kolayca ulaşabileceğimiz güzelliklerimiz, insanları ferahlatan hislerimiz olsa. Gözlerle birlikte kalplere de dokunsak. Heyecan verici bir akarsu da yolculuğumuz için açsak yollarımızı ya da çöksek içimize de bir barınak kursak mağaralarda.
İşte böyle biri olsak,
Toprak gibi cömert,
Toprak gibi sakin,
Toprak gibi hayat verici,
Toprak kadar özgür
Ve…
Toprak kadar sahiplenici.
Yazar: Derya TURKAY