Türkiye’deki Yönetim ve Siyaset
Ülkemizde kabullenemediğimiz ya da gücümüz yetmediği için geçiştirdiğimiz ciddi sorunların önünü alamazsak, yakında bu ülkede ne İslam ne ahlak ne adalet ne de insani vasıflardan söz etmek mümkün olmayacak…
Yöneticilerimizde olmaması gereken vasıflar var ve iş ne yazık ki, ne siyasette ne memuriyette ne de her hangi bir kurum da ehline verilmez oldu. Bu devlet eliyle bizzati yapılmamış olsa da, devletin ve siyasetçilerimizin sadece kazanma hırsına kurban edildi. Parti içlerindeki çürük yumurtalar birkaç kişiyken başlarda, daha sonraları “sen bana karışma ben de sana karışmam” ilkesiyle bulaştı ve şuan birçok yöneticiden, idareciden ve birçok insandan kokular gelmeye başladı.
Birçok insan ve özellikle de biyoloji hakkında bilgisi olan insanlar bilir ki, bir kasa ham domatesin içindeki bir olmuş hepsini olgunlaştırabilirken aynı zamanda bir çürük sebze de diğerlerini çürütebilir. Bu yüzden kötü niyetli kişiler zarar vermek için sağlam olan bir kasaya çürük meyve koyarken, iyi niyetli kişiler de ihtiyaca göre ham olan meyvelerin içine olgun bir meyve koyar. Ülkemizde de, insanlıkta da hep bu şekilde ilerlemiştir.
***
Ülkemiz hem dini inancı hem siyasi geçmişi ve tarihi hem de coğrafik konumu nedeniyle gözlerin üzerinde olduğu bir ülke. Ve bu daha çok Avrupa ve Amerika’nın bizler üzerinde stratejik yıldırma politikaları uygulamasına sebep oluyor.
Yeri geliyor, sınır dışlarında küçük ülkeleri Ermenistan, Yunanistan vs. üzerimize yollarken, kimi zaman da yönetimi kendi sömürüleri altında olan veya karmaşa halinde olan ülkelerden Suriye Irak vs. bölgelerinde terör örgütleri meydana getirme ve destekleme haline giriyor. Bunun dışında dünya düzeninde kurdukları ekonomik sömürüde, Dolar ve Euro gibi globalleştirilmiş para birimleriyle, bizim de içinde olduğumuz yıkmak istedikleri ülkelerin ekonomilerini alt üst edebiliyorlar.
Özelikle pandemiyle başlayan küresel sorun, ne yazık ki güçlü ülkeler ve şahıslar tarafından kontrol altına alınıp, kendi ülkelerindeki zararları ekonomik (örtük) savaşlarla, diğer ülkelerin üzerine yıkmaya çalışmasıyla birçok ülke ve ülkemiz bu durumdan çokça etkilendi.
***
- Avrupa ülkelerine yakınlaşma arzumuzdan doğan tavizler
- Ülke içerisinde birlik ve beraberlik adına yanlış atılmış adımlar
- Halkın kolaycılığa alıştırılması
- Üretim azlığı ve bilinçsiz üreticilik
- Tüketim çılgınlığı ve bilinçsiz tüketim
- Büyük firmaların denetimsizliği ve kontrolsüzlüğü
- Stratejilerimizde ve planlamalarımıza sadakatsizlik
- Zamanında doğru adımlar atmama
- Yanlış özgürlük kavramı
- Duyarlılığı ve manevi yönü düşük ama bilgiye dayalı eğitim
- Eğitim sistemimizin sadece teorikliği ve işlevsellikten uzaklığı
- Sağlık sektörümüzde abartılı girişimler ve ilaç kullanma çılgınlığı
- Adalet sistemimizin, adalet ve vicdandan uzak, sadece kişisel kanaate dayalı kanunlaştırılması
- Benliğimizi koruma konusundaki muallak davranışlar
- Siyasi partiler arasındaki düşmanlık ve halkı, ülkeyi düşünmeyen siyasiler
- Yönetimde ve iş sektöründe denetimsizlik ve ciddiyetsizlik
- Medyanın ahlaksızlık, aykırılık propagandaları ve bölünmüşlüğü
- Halka gereksiz ve yanlış bilgilerin yayılmasına izin verme
- Kuralları uygulama konusunda yetersizlik ve tavizler
- Amaçsız siyaset, bilinçsiz halk ve arka plana saklanmış çıkarlar…
Vs. birçok madde daha eklenebilir fakat gördüğüm en ciddi problemler bu başlıklar altında ve etrafında toplanmakta.
Umarım artık kendi içimizde bölünmeyi bırakıp, kardeşçe ilerlemek için adımlar atarız. Başta bu sorunlar olmak üzere tüm sorunlarımızı çözer, refaha erişiriz.