Verilen Sözlerin Yerine Getirilmesi
Biz İnsanların bir toplumda yaşamamızdan kaynaklı doğal haklarımız vardır. Bizlerin en doğal haklarından biri de seçme ve seçilme eylemine katılabilmektir. Seçme eylemine katılan birey seçeceği kişiyi iyi değerlendirmelidir. Çünkü bu seçim bir okul sandığında da olsa, bir seçmen sandığında da olsa, bizlerin ve toplumun hayatını etkileyecektir. Seçtiğimiz kişinin karakter özellikleri, bakış açısı ve hatta inancı bize olan tutumunu etkileyecektir.
Meslek alanlarında profesyonellik söz konusu olmalıdır. Lakin ne kadar dikkat ederseniz edin, birçok insan az ya da çok kişisel kanaatini ve ideallerini alanına yansıtır. Bu yüzden bir seçmen belirlediğimiz takdir de kendimize bir takım sorular sormalıyız. Bu sorulardan ilki “ben bu kişiyi neden seçmeliyim?” olmalıdır. Seçime dâhil olacak kişilerin listesini elimize almalı ve onlarda ne gibi özellikler olması gerektiğini, neler istediğimizi düşünerek kıyaslamalıyız. İsteğimiz dini bir yaşantıysa, buna uygun kişi kimler, yanlış kişiler kimler diye iki kategori belirlemeliyiz. Sonra başka bir kategori daha açmalıyız sayfamıza, bu defa bu ülkeye ve insanlığa hangisi daha faydalı olabilir, diye bir başlık altında yine iki grup oluşturmalıyız. Daha sonra da seçim vaatlerini dinlemeliyiz. Bu vaatlerden hangilerinin yapılabilirliği var, hangileri göz boyama onları belirlediğimiz takdir de kimi seçmemiz gerektiği ortaya çıkacaktır. Çoğumuz, çoğu zaman bir seçmen belirlerken aklımızdaki fikri sabitleriz. Ve ne kadar yapamayacağını, isteklerimizi gerçekleştiremeyeceğini bilsek de illa o olsun diye tuttururuz. Neden o kişi ya da o kurul seçilmeli, mantıklı bir cevabımız yoktur ama yine de bir el alışkanlığı misali ona koşarız. Fakat bir seçim bir yönetim şeklini belirler. Bir geleceğin yönlendirilme şeklini ortaya koyar. Bu yüzden dinini önemseyen biri dinden uzak hatta tam aksi tavırlarda bulunan birini seçmemelidir. Çünkü o insanın getireceği sistemde dininin özgürlüğü kısıtlanacaktır. Yine seçtiğimiz kişinin niteliklerine bakılırsa, ne kadar adil ve ne kadar ileri görüşlü buna da dikkat etmeliyiz. Bazı insanlar vardır, anlık ağzından bir yığın laf çıkar ama söylediği her on kelimenin dokuzunun içi boştur. Özellikle de insanların zaafı olan konulardan biri olan para yani maaş meselesinde konuşmayı çok severler. Sizlere hoşunuza giden bir rakam söylerler vaatlerinde ama üretime dair hiçbir projeleri olmayınca bu vaatleri karşılıksız bir çek senet gibi elinizde patlar. Çünkü bir ülkede paranın adı, sayının büyüklüğü değerli değildir. Verilecek olan tutarın karşısında alabileceği hizmetin değeri önemlidir. Diyelim size ayda beş bin vereceğim denir. Ama ülkede üretime dair bir şey yok, sürekli dışarıdan ithal ediliyor tüketeceğiniz her şey. İthal edilen ürün ülkeye gelene kadar misliyle fiyatı artacaktır. Ülke de üretim olsa, aynı fiyata 3 er tane alabilecekken, o dönemde bir tane alabileceksiniz. Ama miktar sizi yanıltmıştır.
Bizim ülkemizde zamanında paralarımızın önünde altı tane sıfır vardı. Bunun sebebi, bu karşılıksız vaatlerin artması nedeniyle kâğıt üzerindeki değer artıyor ama karşılığını bulamıyor oluşundandı. Bu yüzden sayıya takılmayın, karşılığında size ne verebilecekler ona bakın. Ve diğer bir sorun da insanların kendi ülkeleriyle dış ülkeleri kıyaslamalarıdır. Seçmenlerin yanıltıldığı bir algı çeşidi oluşturulmasıdır. Ne derler, işte öğretmen maaşı Amerika da 4.bin dolar, bizim ülke de ise 4 bin… 4 bin doları Türk lirasına çevirince onlar üç katı maaş alıyorlar. Gerçekten böyle midir? Bir ülkenin parası değerlendirilirken diğer bir ülkeyle kıyaslanamaz öyle üç katı diye. Çünkü önemli olan ülke içindeki alıma denkliğidir. Ben şimdi sorayım kardeşlerime, ülkemizde ekmek 1 lira iken onların ülkesinde ne kadardır? 0.30 dolar mı sizce? Yani üç katı değeri olması için öyle olması gerek ama onlarda da bir ekmek 1 dolar. Bu şekilde bakınca da aklınızdan tam tersi geçmiyor mu, ülkemizle kıyaslayınca, vay be bir ekmek 3 liraymış diyor muyuz? İki örnekte birbirini tamamlayan örnekler. Bir konun adına takılmayın, özünü düşündüğünüzde karşınıza çıkan alım gücü o paranın asıl değerini belirler. Daha çok fazla örnek verilebilir bir konu fakat uzatmak istemiyorum. Sadece sizlere şunu diyorum, alışkanlıklarınızı kendiniz ve ülke Selametiniz için bir köşeye bırakın ve aklınızı kullanın. Değerlendirmeyi öğrenin. İnsanları ne çok sevin ne de nefret edin ki, doğru olanı seçmeniz de o kadar kolay olsun. Nefsin hoşuna giden boş vaatlere kapılmayın, aklınızın hoşuna giden dolu vaatlere ve tabi manevi değerlerinize göre seçim yapın ki sonra pişman olmayasınız…
Yazar: Derya TURKAY
iSLami Sohbet Sitemiz.