Yalnızlığın Duası
Karanlık bir gecenin güneş ışığına ihtiyaç duyduğu bir gündü. Saatlerin durduğu, zamanın geçmek bilmediği zamanlardan bir zamanda içinde sıkıntısıyla yaşayan bir kadın vardı. Yalnızlığın üzerine fırtına gibi estiği bir dönemde. Kapısı çalınmıştı…
Şaşkınlıkla bu beklenmedik sesin geldiği kapıya yönelmişti. Odadan dış kapıya doğru ilerlerken güçlü bir rüzgar ile kapı açılmıştı. Rüzgarla birlikte bir kağıt parçası uçup ellerine konmuştu. Kağıdı okumadan hızlıca kapıya yöneldi ; Kapıda kimse yoktu. Etrafa iyice bakındı. Ayın ışığının parlaklığından başka birşey görememişti.
Kapıyı sıkıca kapatıp içeriye geçti. Bu duruma anlam verememişti. Tekrar oturma odasına geçti. Elindeki kağıdı masaya bıraktı. Yaşananları düşünmeye başladı. Bir türlü anlam veremiyordu. Saat iyice ilerlemişti. Bir kitap alıp odasına geçti. Yatağına uzandı. Bir kaç sayfa okuduktan sonra uyuyakalmıştı.
Rüyasında uzakta bir gencin kendine baktığını gördü. Yüzünü tam olarak seçemiyordu ama. Sesini gayet net duyuyordu. Genç adam Ona gel diyordu. Gel… Seni bekliyorum… Kız ilerlemeye başladı. Genç arkasını döndü ve oda ilerliyordu. Kız daha hızlanıp kavuşmak istiyordu. Ama yorulmuştu durdu.
Durduğunu anlayan genç. Arkasına döndü gülümsedi. Pes etme seni bekliyorum dedi. Ve yoluna devam etmek için arkasını tekrar dönünce. Kız uyanmıştı. Rüya çok gerçekçiydi. Düşünmeye başladı. Bu gencin kim olduğunu bilmek istiyordu. Uyandıktan sonra uykusu bir türlü gelmiyordu. Dışarı çıkıp biraz yürümek istedi.
Gün daha yeni ağarıyordu… Biraz daha bekledi.. Günün tam ağarmasıyla çıkmam daha doğru olur diye düşündü. Bir süre oturdu koltukda… Öylece rüyayı düşünüyordu. İçinde farklı bir heycan inanılmaz bir merak vardı. Daha fazla dayanamayıp dışarı çıkıp hava almak istiyordu. Üzerine birşey alıp ormana doğru yavaş ve dalgın adımlarla ilerliyordu.
Birden bir sesle irkildi… İhtiyar bir adam… Kızım, diyordu… Kızım seni bu saatte çıkaran, bu kadar düşündüren nedir? Diyordu… Kız da hava almak için çıktığını söyledi, ihtiyar adama. İhtiyar adam, bu saatte dışarı çıktıysan vardır elbette bir sebebi… Anlat hem vaktimiz geçsin diye ısrar edince kız dayanamadı. Ve rüyasını anlatmaya başladı. Rüyasında gencin kendisini çağırdığını filan anlatınca… İhtiyar adam, kızım bu rüya sana birşeyler anlatıyor dedi. Zamanla manasını öğrenirsin, diye ekledi.
İhtiyar adamla bir süre sohbet ettikten sonra kız müsaade istedi. İhtiyar adam da olur kızım müsade senin. Lakin nerde oturuyorsun diye sordu. Kız ağaçlı yolun sonunda oturduğunu, yalnız yaşadığını anlattı. Vedalaşıp evine doğru gitti. Dışarı çıkmak kıza iyi gelmişti. Biraz kafası dağılmıştı. Hızlıca evine döndü. Birşeyler yedikten sonra her zamanki gibi bir kitap alıp eline okumaya başladı. Zamanının çoğunu kitap okuyarak geçirirdi. Bazende eline bir kağıt kalem alıp şiirler yada hayallerini yansıtan hikayeler yazardı.
Haftalar Sonra…
Haftalar geçmişti. Kız rüyayı da, rüzgarın getirdiği kağıdı da unutmuştu. Yine bir gece pencereden dışarıyı izleyip hayal kurmaya başladı… Yıldızlar ve ay onun en büyük ilhamıydı. Dışarıdan geçen birini gördü.. Perdeyi aniden çekti. Dışarıdaki kişinin yüzünü görememişti… Tekrar bir kalem alıp eline bir şeyler karalamaya başladı. Saat ilerleyince gidip uyumayı tercih etti…
Sabah olmuştu… Gün ışığı etrafa yayılmış, sabahın taze havasıyla çok güzel bir aydınlık veriyordu kalplere… Aniden çalan kapının sesiyle irkildi. Üzerini hızlıca değişti ve kapıyı açmaya gitti. Kapıda yüzünde yaralar olan, yüzü biraz solgun bir genç vardı. Buyrun, ne istemiştiniz? Diye sordu. Genç kendisini ihtiyar adamın yolladığını ve onu çağırdığını söyleyip hızlıca ordan uzaklaştı.
Kız şaşkındı… Çünkü gencin sesi rüyasındaki sese benziyordu. Kendi kendine. Hayır diyordu… Hayır O olamaz. Uzakta da olsa onu gördüm. O değildir diye kendi kendine konuşuyordu. Şaşkınlığı geçince üzerine birşey alıp amcanın evine doğru ilerledi. Amca kapıdaydı. Onu bekliyordu. Genç adam da içeriden yiyecekler taşıyordu masaya. Kızı gören ihtiyar adam. Hoşgeldin kızım dedi. İçeriden gelen hanımına da bak hanım sana bahsettiğim genç kızımız bu dedi. Birlikte sofraya oturdular sohbet etmeye başladılar.
Kahvaltıdan sonra kız müsaade istedi ve ayrılmak için yerinden kalktı. Göz ucuyla köşede duran gence belli etmeden baktı. Vedalaşıp evine doğru yürümeye başladı. Kız ihtiyar adamı da eşini de çok sevmişti. Genç kız sık sık ihtiyar adamın yanına gitmeye başlamıştı. İhtiyar adamın anlattıkları, kitaplarda okuduklarından daha çok lezzet veriyordu. Genç adam ise pek sohbetlerine katılmaz. Ya uzaktan onları dinler yada işleriyle uğraşırdı. Yine bir sabah erkenden uyanmıştı genç kız. Ormana doğru yürümeye başladı. Artık eskisi kadar yalnız hissetmiyordu.
Birden genç adamı gördü… Konuşup konuşmamakta karar veremiyordu. Genç uzaklaşacağı sırada seslendi Ona. Nasılsın? Dedi. Genç başını dahi kaldırmadan iyiyim diye cevap verdi, sustu. Genç kız çok konuşmuyorsun dedi. Gençte; söylediklerimizin anlam kazanamadığı günden sonra konuşmaya gerek duymadım. Deyip müsade istedi. Hızlıca kızın yanından uzaklaştı. Kız bu sözlerin manasını anlamaya çalışıyordu.
Ne demek istemişti?…
Sanki birşeye çok kırgınmış gibi hissetti. Gence anlamını soramadan, genç çoktan uzaklaşmıştı. Bir sonraki gün ihtiyar adamın yanına gitmedi genç kız. Evde kalıp düşünmek istiyordu. Genç adam ise kızı bekliyordu. İçindeki özlemiyle… Ama genç kızın gelmediğini görünce içi iyice sıkılmıştı. Ani bir karar alıp, ihtiyar adamın yanına gitti ve ordan ayrılmak istediğini söyledi.
Ertesi gün genç kız.. İhtiyar adamın evine geldi. Sohbet esnasında kızın sağa sola çok baktığını fark eden ihtiyar adam… Bizim genç diye başladı söze. Dün birden bire gideceğim dedi. Ona çok alışmıştık. Çok iyi bir gençtir kendisi diye anlatmaya başladı. Hanımda, bende çok üzüldük gitmesine ama yapacak bir şey yoktu… Diye ekledi. Bunları duyan genç kızın içinde bir burukluk oluştu. Amca devam etti anlatmaya. Gencin bir süre önce hastalandığını. Bu yüzden yüzünün solduğunu. Eskiden çok güzel bir yüzü olduğunu filan anlattı. Kız hasta olduğunu duyunca daha da hüzünlenmişti.
Müsade isteyip eve gitmek için yola çıktı. Eve gittiğinde içi sıkılmaya başladı… Bir an önce gece olsun ve uyuyup bugün bitsin diye düşündü. Eline bir kitap aldı okumaya çalıştı. Fakat kitabı bir türlü anlayamıyordu. İçeri gidip yatağına uzandı. Uyumaya çalıştı. Uzun bir süre sağa sola döndükten sonra uyumayı başarmıştı.
Yine rüyasında o genci gördü. Genç hüzünle kıza bakıp.. Neden mektubu mu okumadın dedi. Ve arkasını dönüp gitmeye başladı. Kız arkasından bağırdı. Ne mektubundan bahsediyorsun. Lütfen söyle bana. Dedi. Genç, kıza baktı ve geri döndü cevap vermeden. Kız heyecanla yataktan fırladı. İçinde bir korku vardı. Sanki çok sevdiği birini kaybediyor gibi hissetti. Biraz kendine gelmek için elini yüzünü yıkadı.
Düşünmeye başladı… Ne mektubuydu bu? Bir anda o geceyi hatırladı. Rüzgarın getirdiği kağıdı halen okumadığını fark etti. Hızlıca yerinden kalktı ve kağıdı aramaya başladı. En sevdiği romanın içinde buldu.
Mektubta, kendisini uzun zamandır izleyen ve kendisini çok seven birinin hisleri vardı. Mektubu bitirdikten sonra gencin ne demek istediğini daha iyi anlamıştı. Genç kız içten içe kalbinin heyecanla çarptığını fark etti ama gitmesi de onu iyice hüzünlendirmişti.
Duygularına anlam vermeye çalışıyordu. Doğru düzgün konuşmamışlardı bile. Neden bu hüzün, neden bu kalp çarpıntısı vardı. Sebebini bulmaya çalışıyordu. Adeta kendi içine doğru bir yola düşmüştü. Nedenler sokağından geçip bu hislerini anlaması gerekiyordu…
Genç Hastalanıyor…
Yine ansızın çalınan bir kapı sesiyle irkilip kendine gelmişti. Kapıyı açtığında karşısında ihtiyar adamı gördü. Kızım, dedi; Bizim genç hastanede yatıyormuş, benim yanına gitmem gerekiyor. Hanımda haberi alınca biraz fenalaştı. Sen yanında kalsan bu gece olur mu? dedi.. Genç kız olur, üzerime birşey alıp gidiyorum, dedi.
Sen merak etme, bir an önce git, dedi.
Genç kız ihtiyar adamının evine doğru gitti. İçindeki o inanılmaz merak duygusunu tüm gece teyzeden saklamaya çalışıyordu. Gözleri bir haber beklercesine dalıp dalıp gidiyordu. Gece boyunca bir iki dakika bile dalamamıştı. Sabahın ilk ışıklarıyla kapı çalındı. Kapıya doğru koşarcasına gitti. İhtiyar adamdı gelen. Heycanla genci sordu ; Neden hastaneydeymiş, nasıl oldu? Gibi soruları ardı ardınca sıraladı..
Heycanını çok belli ettiğini fark edince suskunlaştı..
İhtiyar adam da; dur kızım, bir içeriye gireyim, anlatacağım, dedi. Kız biraz utandı. İçeri girdiler. İhtiyar adam anlatmaya başladı.
Bizim genç burdan ayrıldıktan sonra iyice fenalaşmış. Hastalığı ilerleyince, hastaneye yatırmışlar. Doktor ameliyat olması gerektiğini söyledi.
Bunları duyunca evin hanımı biraz fenalaştı. Kendine biraz geldikten sonra gencin ziyaretine gitmek için hazırlandılar. Genç kız kendisinin de gelmek istediğini söyledi. Birlikte yola çıktılar, hastaneye geldiler. Genç halsiz, yüzü iyice solmuş şekilde yatakta uyuyordu. İçeri girdiklerini bile duymamıştı. İçeriye giren hemşireyle genç kız konuşurken sesini duyan genç aniden gözlerini açmıştı.
Bir süre kıza baktıktan sonra tekrar uykuya dalmıştı. İhtiyar adam, oğlum iyi misin, nasılsın, diye sorunca genç hafifce başını onlara çevirebildi. Halsiz bir sesle iyiyim, diyebildi..
Bir süre hastanede durduktan sonra genç kızla teyze eve dönmüşlerdi. Genç kızın gidişiyle genç adam iyice fenalaşmıştı.
Acilen ameliyata alındı. Bir sonraki gün, gün yeni ağarmıştıki, genç kız hastaneye gitmek için hazırlanıp yola çıktı.
Hastaneye geldiğinde gencin ameliyat olduğunu öğrendi.
Genç ameliyattan sonra bir türlü uyanmamıştı. İhtiyar adamın hem üzgün hem de yorgun düştüğünü görünce, amcacığım, dedi. Müsade ederseniz bu gece ben kalayım, siz de bu günlük eve gidip dinlenin, dedi. Bir şekilde ihtiyar adamı ikna etmişti. Akşam üzere ihtiyar adam eve dönmüştü..
Genç kız, genç adamla ilk defa yalnız kalıyordu. Yüzüne uzun uzun baktı. İlk kez O’na bu kadar dikkatli bakabilme fırsatı elde etmişti.
Rüyasındaki genci hatırladı. Evet, evet.. O’ydu.. Rüyasındaki genç O’ydu,karar vermişti. Nasıl bunca zaman farkına varamamıştı. İçten içe kendine kızıyordu.
Pencerenin kenarına gitti. Gökyüzünü seyr ediyordu. Uzun uzun baktı, bekledi. Bir türlü ayın gökyüzünde gülümsemesini görememişti.. İçine bir korku düştü. Bir anda yorgunluk çöktü üzerine.. Dizlerinin üzerinde duramadığını fark etti. Yandaki koltuğa zorlukla oturabilmişti. İçinden ağlamak geçiyordu. Hıçkıra hıçkıra ağlamak… Yapamıyordu, utanıyordu. Nasıl ağlayabilrdi, insanlara ne diyecekti. Kendini zorlukla tutmaya çalıştı.. Bir anda uykuya dalmıştı.
Gece sayıklama sesiyle uyandı. Gencin rüya gördüğünü anladı. O’nun kendine geleceğini anladığı için büyük bir mutluluk içine girmişti..
Gencin başına gitti. Aniden genç uyandı. Başında genç kızı görünce, uzun uzun baktıktan sonra “Seni seviyorum” dedi.
Kız birşey diyemeden, tekrar uykuya dalmıştı.
Genç kız kalbinin hızlı hızlı çarptığını hissetti. Hem uyanmış olmasına hem de kendisini sevdiğini söylemesine o kadar sevinmiştiki, duygularını ifade edecek kelimeleri bulamıyordu…
İçindeki bu heyecanı nasıl sakinleştirebilecekti. Ne yapsam diye düşündü, koridora çıkıp biraz yürüdü. İçi içine sığmıyordu halen.Heyecanı çok belli oluyor gibi hissediyordu, sanki koridordaki herkes ona tuhaf tuhaf bakıyordu..
Tekrar genç adamın odasına döndü. Koltuğa oturdu. Dışarıyı izleyip düşüncelere daldı. Gece iyice ilerlemişti. Koltukta uyuya kalmıştı.
Yine bir rüyanın ortasında buldu kendini… Bu defa rüya diğerlerinden farklıydı.. Büyük bir mutluluğun habercisiydi.
Rüyasında; genç adamla birlikte çok güzel bahçesi olan bir evdeydiler.. Birbirlerine sevgi dolu bakarken iki çocuk ellerinde güllerle içeriye koşup onlara sarılmışlardı… Gülleri eline alıp kokladığı sırada uyanmıştı.
Güneş ışığı yüzüne vuruyordu. Yerinden kalktı ve genci kontrol etmek için gencin yatağına yaklaşınca, gencin yatakta olmadığını fark etti. Kalbi korkuyla çarpmaya başladı. Donup kaldığı esnada kapı açılmıştı. Genç adam ve ihtiyar adam odaya girdiğini görünce sevinçten gözleri dolmuştu. Onlara hissettirmeden gözlerini sildi.
Doktor bir gün daha kaldıktan sonra çıkabileceğini söylediğini, genç kıza anlattılar.İhtiyar adam gençlerin birbirine olan bakışlarından hislerini anlamıştı. Bir süre oturduktan sonra ikisini yalnız bırakmak için, kızım benim işlerim var, bu gece de sen kalsan olur mu? diye sordu.Genç kız kalabileceğini söyledi. İhtiyar adam gittikten sonra uzun bir süre sessizlik hakim oldu odada…
Genç cesaretini toplayıp konuşmaya başladı. Sonunda öğrendin mi? dedi. Kız utanıp gülümsedi. Evet, dedi. Herşey bana anlatmış meğer ama ben geç anlayabildim; diyince genç adam gülümsedi. Eee… dedi, kızın gözlerine bakarak. Kız iyice utanmıştı. Gülümseyip başını indirdi.
Bir süre sessizlikten sonra sohbet başlamıştı, saatler ilerledikçe iyice koyulaşmıştı. Hayatlarını, hayallerini anlatmaya başlamışlardı. İçten içe ikisi de “keşke bu gece hiç bitmese” dediler.
Sabah olmuştu, güneş içeriye sızınca anladılar…
İhtiyar adam, eşiyle birlikte içeri girdiler. Onları böyle yan yana görünce mutlu olmuşlardı.İhtiyar adam; Hadi evlat artık çıkışımızı yapalım, sen hazırlan evimize dönelim, dedi. Hazırlandılar, taburcu olduktan sonra ihtiyar adamın evine gittiler.
Genç kız artık ben müsadenizi istiyorum, dedi. İhtiyar adam da ‘’ kızım, dedi. Sen de artık bizimle kal’’ dedi genci gözleriyle göstererek.
Genç adam da aynı şekilde kıza bakarak ; Burda bizimle kalmanı çok istiyorum, dedi.Kız utandı. Genç tekrar baktı ve ” Evet, ne diyorsun?” dedi. Kız da utançla karışmış tebessümle, başıyla kalmak istediğini belirtmişti.Herkeste büyük bir sevinç belirmişti. Sanki güneş onlar için bir kez daha doğmuştu.
Zorluklarla başlayan bir hayat mücadelesi, güzel bir sevgiyle huzura kavuşmuştu…
En Güzel Aşk Hikayeleri Oku
Yazar; imtihan
Gerçekten böyle mükemmel bir kaleme sahip olduğunuz için çok şanslısınız buna şükretmeyi unutmayın… Sizlerden tekrar hikayeler yazıp paylaşmanızı rica ederiz ve bu bizi çok mutlu eder.
emeğine yureğine sağlık .
emeğnize sağlık çok bir konu tşkler Allah razı olsun aradığım konu Yalnizligin Duasi
Allah cc kimsesizlerin kimsesidir