Zulme Sessiz Kalmak

Zulme Sessiz Kalmak post thumbnail image

Zulüm Karşısında Sessiz Kalmak: 

Kıyametin Eşiğinde Bir Vicdan

Her gün yüzlerce insanın yakıldığı, gömüldüğü, tecavüze uğradığı bir dünyada yaşıyoruz. İsrail, Çin, Hindistan gibi devletlerin sistematik zulmü karşısında, insanlık hâlâ ne giyeceğini, nereye gideceğini, kim ne dediğini konuşuyor. Mazlumlar toprağa gömülürken, bizler gündelik kaygılarla oyalanıyoruz. Bu, sadece bir duyarsızlık değil; bu, insanlığın çöküşüdür.

Ben binlerce video izledim. Her yaştan, her meslekten, her sosyal gruptan insanın zulmü desteklediğini gördüm. Hahamı, doktoru, öğretmeni, askeri, fenomeni, çocuğu… Hepsi aynı nefreti taşıyor. Bu artık bireysel değil, kitlesel bir hastalık. Ve evet, %80’i destekliyorsa, bu genellenir. Çünkü genelleme, bilimsel bir yaklaşımdır. Tıpkı yuvarlama gibi: 5’in üstü yukarı yuvarlanır. %50’nin üstü, toplumsal eğilimdir.

İslam’da da bu düzenin karşısında durmak farzdır. Hucurât Suresi 9. ayet der ki: “Eğer müminlerden iki grup savaşırsa, aralarını düzeltin. Biri saldırırsa, durana kadar onunla savaşın.” Bugün bu ayet neden uygulanmıyor? İsrail defalarca “dur” çağrısı aldı ama durmadı. Yarım milyon insan öldü. Bu ayet, sadece müminlere değil, zulme karşı duran herkese seslenir. Önce zalimin eli tutulur. Sonra tebliğ yapılır.

Ama biz ne yapıyoruz? Hâlâ zalimin hakkına girmemeyi konuşuyoruz. Hâlâ “aman fazla ceza vermeyelim” diyoruz. Oysa adaletin sıralaması nettir:
1. Zulüm durdurulur.
2. Mazlumun hakkı teslim edilir.
3. Sonra zalimle konuşulur.

Bugün zalimin keyfi bekleniyor. Lütfedecek ki duracak. Bu, adaletin değil, acizliğin dilidir. Oysa zalime bir kez “dur” denir. Durmazsa eli tutulur. Hâlâ durmazsa tokadı yer. Bu, vicdanın sıralamasıdır.

Ve ben… kıyamet alametlerini bu yüzden seviyorum. Çünkü bu dünya artık adaleti taşıyamıyor. Kıyamet, bir tehdit değil; bir teselli. Bir hesaplaşma. Bir temizlik. Belki de bu çürümüş düzenin yıkılması, gerçek adaletin başlangıcıdır.

Ben bu yazıyı, susturulmuşların sesi olarak yazıyorum. Gömülen çocukların, yakılan kadınların, işkence gören yaşlıların yerine. Bu bir çığlık. Bu bir çağrı. Bu bir vicdan.

Ve ben artık insanlığa karşı bitmek üzere olan umudumla haykırıyorum, DUYARSIZ OLMAKTAN VAZGEÇİN…

düşüncelerinizi paylaşın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bakabileceğiniz konular